21 Ekim 2008 Salı

Yolun Yarısı


Şampiyonlar Ligi yolunda grup maçlarının yarısına gelindi, Ama bu yol Fenerbahçe için erken tamamlanacak gibi. Geçen yılki tablodan çok uzak bir görüntü çiziyorlar. İlk üç maçlarında puansız dönmemişlerdi geçtiğimiz yıl.
Şanslı bir kura olduğunu düşündük hepimiz fakat 3 maçta yanıldığımızı anladık. Gerçi kurada en zor gruba da düşseniz bu futbolla görüntü çok da farklı olmazdı sanırım. Aragones'in futbol anlayışını çözmek zor, tam olarak ne düşündüğünü de. Eğer Arsene Wenger Kayserispor maçını defalarca izlemeye gerek duyuyorsa, benzer bir davranışı da onun yapması gerekirdi(belki de yapmıştır ama yaptıysa bile yeterli olmamış). Genç bir takım olması uyumunu da kolaylaştırmış Arsenal'in, kapris yapacak ve yıldız futbolcu gibi davranacak biri de yok. 1999-2000 sezonundaki hocaları da futbol anlayışları da aynıydı. Galatasaray'ın 17 Mayıs belgeselini izleyenler hatırlayacaktır, Fatih Terim'in maçtan önceki son günlerde futbolcularıyla yaptığı toplantılarda birbirlerine yaklaşarak kısa pasla oynadıklarını söylemişti. Muhtemelen de bunun üzerine taktiğini kurdu ve kupasını kazandı. Belki onunki kadar telafisiz bir maç değildi ama aslında öyleydi. Mucize gibi gözükmese de artık Fenerbahçe'nin Ş.L. hesapları zora girmiş durumda. Aragones rakip savunmanın zaafını kullanmak istemiş ve bu nedenle Alex-Semih-Güiza üçlüsüyle başlamış olabilir.Ama kendi takımının geçmiş yıllardaki maçlarını izlediğinde açıkca görecek ki bu takımın en önemli özelliği maç başladığında orta sahayı ele geçirerek hücumunu ve oyunun buna göre şekillendirmekve rakibi bozmaktı. Takımda bunları yapacak oyuncu sayısı yok denecek kadar az ama bunu bile bile orta saha güvencesi olmadan hücuma dayalı bir anlayışla Arsenal karşısına çıkmak intihar gibi oldu. Arsenal istediği gibi oynadı kendini yormadı maçın ikinci yarısında pas çalışmalarıyla haftasonu oynayacağı maç için hazırlıklarına başladı.

1 yorum:

Abdullah Doğan dedi ki...

Fenerbahçe sabaha kadar Arsenalle oynasa gene farkı koyar arsenal